Sayfalar

13 Ağustos 2011

Güven Krizi


Sadece kendilerinin keşfetmesini beklersek okuma yazmayı ve matematiği sizce kaç çocuk öğrenebilir?

Okuyamadan hayatta kalabilirsiniz ama okuyabilmek çok işinize yarar. Çizmeden de yaratıcı olabilirsiniz ama çizebilmeyi öğrenmek yaratıcı işler yapmanız için çok yardımcı olur.
Araştırmacılar dikkatlice yapılan gözlemsel çizimin yaratıcı ve sezgisel düşüncenin meydana geldiği beynin sağ yarım küresiyle yapıldığını bulmuşlardır.

Her çocuk çizmek ve yaratmak içgüdüsüyle dünyaya gelir. Bu onların doğal dilidir.
Neredeyse beş yaşına gelmiş her çocuğun, şarkı söyleyebildiği ve dansedebildiği konusunda kendine güveni tamdır.
Ancak çoğu bir kaç yıl geçmeden bu konularda kendilerine olan güvenlerini kaybetmeye, yetenekli ve yaratıcı hissetmemeye başlarlar.
Çünkü:
        Çizim becerisinin aslında iyi bir gözleme dayandığını öğrenmemiş çocuklar, bir sonraki gelişim aşamalarına  geldiklerinde hayal kırıklığına uğrarlar.
        Daha gerçekçi çizimler yapmak isterler ama etkili pratik yapmayı bimedikleri için kendilerininin yeterince yetenekli olmadıkları konusunda yanlış bir algıya düşerler.
        Büyüdükçe, kendilerini diğerleriyle kıyaslayıp, bazıları çizime çok yetenekliyken kendilerinin olmadığına inanırlar. Ve daha iyisini yapan diğerlerini gördükleri için vaz geçerler.

Bunu sanat öğretmenleri genelde güven krizi olarak tanımlar.

Yetenek ve Çizim






Gözlemlemeyi öğrenen bir beyin görsel nöronlar büyütür.

Çizen beynin farklı olduğu doğrudur, ama bu farklılık beynin ihtiyaç duyulan alanlarının gelişmesiyle öğrenilmiştir.


Çizim becerisi pratik ile oluşur.


Çizim yapabilmek, doğuştan gelen bir yetenek olarak  görülse de aslında pratik yapılarak edinilir.
Bir becereyi öğretmensiz ve daha kolay öğrenenler toplumda yetenekli olarak adlandırılır. Aslında onlar bu becerileri pratik yaparak edinirler.
Kültürümüz okumak üzerine kurulmuştur. Buna rağmen sadece çok az kişi okuma ve yazamayı öğretmensiz öğrenebilir. Çoğu çocuk öğretmenleri veya ebebeynleri onlara okuma yazmada rehberlik etmezlerse çabalamaktan vazgeçebilir. 

Bu noktada çok rahat pek çok insanın okuma yazma yeteneğinden yoksun olduğunu söyleyebiliriz. Pek çok kültürde ve toplumda bildiğimiz çizim yeteneğine bakış ile bu aynı durumdur.

Sanat çizimden çok daha fazlasıdır, ama çizimden daha temel bir şeyi de yoktur. Gözleme dayanan ve ifadesel çizim, beynin görsel gelişiminin okuma yazmasıdır. Beynin görsel gelişimi, hayal etme becerisinin ve yaratıcı olmanın temelidir. Bundan dolayı, gözlemlemeyi ve çizimi öğretmek yaratıcılığı öğretmenin temelidir. Çizim düzenli pratik ile öğrenilir.



Sonuç değil süreç önemlidir.





Nasıl başladı?


2000 de mezun bir ressam olarak dünyaya düştüğümde yapmam gereken disiplinli bir şekilde çok çalışmam, özgün ve yenilikçi işler üretmemdi.

Tutulup yüzgeçleri kesildikten sonra denize tekrar atılan bir köpek balığı gibi bir şeydi, yaşadığım. 

Sürekli son tarihler, sınavlar, başkalarının onayları, beğenileri ekseninde büyümüş biri olarak kafamdaki başkalarına ait sesleri, beklentileri susturmam, kendi kendimi onaylamam ve belirlenmiş zorunluluklar olmadan kendi iç disiplinimi kurmam az zaman almadı. 

Yıllar içinde ders verdiğim genç öğrencilerimle yaptığımız sohbetler, ürettikleri işlerdeki güvensizliklerinde gözlemlediklerim, ne yazık ki benden sonraki kuşağın daha da zor koşullar altında kaldığını farketmemi sağladı.

Hayatıma kızım Serin girdiğinde ise artık yeterince endişeliydim. Karşımda yaratıcılığın doruk noktasında bir küçük insan vardı. Ve benim sadece onun kendi olabilmesine, kendiyle barışık olabilmesine olanak vermem gerekiyordu. Peki ben bu "sadece"yi nasıl yapacaktım?

En iyi bildiğim yerden başladım.
Böyle başladı.

  

Yaratıcılığı Öldürmenin 10 Kolay Yolu



#1.  Çocuğun  kendi fikirlerini oluşturmasını, kendi çözümlerini bulmasını desteklemek yerine siz kendi fikirlerinizi verin, önceden kendi bulduğunuz yolları, yapılmışları anlatın.
Diğerleri onun yerine yapmaktan gayet memnunken bir çocuk neden düşünsün? Kendi kendine düşünme  ve öğrenme, beyinde daha çok düşünme nöronu geliştirirken, bunu sizin yerinize başkaları yaptıkça beyin daha az düşünme nöronu üretir.
Gerçek sanat eserleri çocuğun deneyimi, anıları ve hayal gücüne  dayanır. Gerçek sanat eserleri başka bir çocuk veya sanatçıdan ödünç alınmaz.  Ödünç almak kullanmak ve geri vermektir. Hırsızlar bile sahiplerinden şeyleri alırlar, ödünç almazlar. Fikirleri uçucudur, hayatlarımıza girerler.  Bir fikri kendinin yapmak, onu seçmek, geliştirmek, sarsmak, tartmak, yeniden  yapılandırmak, maddeleştirmek, test etmek,  içselleştirmek ve ötesidir. Bir fikri basitçe kopyalayamaz veya ödünç alamazsınız.


# 2. Çocuğun yaratıcılığını, yaptığı işleri neden göstermeden değerlendirin. Gerekirse notlayın. Hiç bir açıklama yapmayın.
Gerekçelendirilmeden verilen notlar bir insanın yaratıcılığını destekleyen geliştiren hiç bir bilgiye sahip değildir. Hatta kimi zaman notlar ödüllendirmekten öte cezalandırmadır. Ve şayet notlama cezalandırma olarak kullanılıyorsa, bu çocuğu pasivize olmaya veya isyana yöneltecektir. Normatif derecelendirme herkesin eşit olarak ulaşması gereken belirli bir norm olduğunu varsayar. Bu, bütün çocukları belli bir yaşta belli bir boyda olmaya zorlamak gibi bir şeydir.

# 3. Orjinal ve gözlemlenmiş işler yapması yerine hazır, klişe sembolleri kullanmasını destekleyin, 62 den tavşan yaptırın, yapamazsa boyama kitapları verin.
Çocukların sürekli kalpler, gülen suratlar, çöpten adamlar vb. çokça kilişe çizimler yapmasından yaratıcı düşünce kültürünü ve öğrenmeyi öğrenme hazzını kaybetmeye başladıklarını anlarız. Boyama kitapları ve klişeler yetişkinlerin çizimleri üzerinden sadece taklit yapmaya sevkeder.


# 4. Çocuğunuz bir şeyi daha denemeden hemen nasıl yapılacağını siz adım adım anlatın, kendiniz uygulayın.
Bir sunum sırasında uyuyabilirim. Ama ellerimle yaptığım bir pratik dersinde uyuyamam.

Anlat bana  belki dinlersem bir sure hatırlayabilirim. 
Göster bana ve belki biraz daha uzun hatırlayabilirim, şayet  dikkat edersem.
Bana yaptır. Öğrenirim.


# 5. Bir sorunu tanımlamak yerine örnekler gösterin.(# 4 ile birlikte uygulanacaktır.)
Önceden gösterilen örnekler sınırlayıcı ve zorlayıcıdır. Problemin, konunun temel detaylarını algılamadan, başka birinin bulduğu çözümleri görmek en iyi ihtimalle sadece taklit etmeyi motive eder.

# 6.  Sürekli yaptığı işleri size göstermesini tembihleyin. Yaptığı işlerle ilgilenmeden iyi olmuş veya kötü olmuş gibi yorumlarda bulunun.
Çocuklar kendi sanat çalışmaları üzerine kendileri soru sorarak çalışmaya başladıklarında bağımsız düşünme alışkanlığı kazanırlar. Sürekli onlar yerine düşünmek kadar onlar yerine yorumlamak da çocuğu bağımlı kılar. Çocuğa sürekli yorum yaparak bir otorite figürü yaratır ve sürekli onaylatırız.


# 7.  Hiç bir odak sunmadan, ortam hazırlamadan, özgürlük verin.
Bir çocuğa ne istersen yap denildiğinde risk almamak için genelde daha once yaptığı bir şeyi tekrarlamaya çalışacaktır. Bazı ilginç ve zorlayıcı sınırlarla çocuğun ilgisini çekmek değişik çözümler ve yeni yaratımlar için çocuğu motive edecektir. Zor şeyleri kolay ve kolay şeyleri zor hale getirmek çocuklar için geliştirci, tekrardan uzak eylemler yaratır. Tanımlayıp, çözümlemek için odağa ve sınırlara ihtiyaç vardır.


# 8. Hemen önerilerde bulunun, çocuğun kendine sorabileceği, düşünebileceği hiç bir açık soru sormayın, sordurmayın.
Öneriler bağımlılık yartır. Kendikendine soru sorma ve düşünme ise bağımsızlık. Ve kendi patansiyelini gerçekleştirme imkanı. Deneyler, önerilerin yerini alsa neler olur?


# 9.  Problemleri çözmek için deneyler yaptırmakla uğraşmayın, sorular sorup kendi cevaplarını vermesini beklemeyin. Önceden cevapları verin veya tek cevabı bulması için yönlendirin.
Küçük çocuklar büyük çocuklardan çok daha yaratıcı ve özgüvenli cevaplar verir. Çünkü tüm eğitim hayatında sürekli tek bir doğru cevabı bulmak üzere baskılanmış çocuklar, hata yapma korkusundan pasivize olurlar.


# 10. Çocukları başka çocuklarla, hatta sanatçılarla kıyaslayın. Siz kıyaslayamıyorsanız yarışmalara sokun. Başkaları kıyaslasın.
Her birey özgündür. Çocuklar yaratırken sizin beklentilerinizi karşılamak zorunda değildir. Her çocuk kendi hızı ve ritminde gelişir. Sanat tarihi özgün ve her biri değişik sanatçılarla doludur. Ve tabiki hepsi sizin beğeninize hitap etmez.  

3 Ağustos 2011

Çocuğunuzun yaratıcılığını desteklemenin bir kaç yolu:


  • Onlara örnek olun. “Bende yetenek yok, cetvelle bile düz çizgi çizemem", "çöp adam bile çizmem...” yerine “Yeni şeyler üretmeyi seviyorum.” “Resim yapmak çok eğlenceli bir şey.” diye söyleyin.  Eğer çocuğunuz sizin risk alıp bir şeyler ürettiğinizi görürüse, bunu kendine örnek alacaktır. 
  • Sonucu değil süreci övün. Yaratıcılık süreci, ortaya çıkan eserden çok daha önemlidir. Sadece “çok güzel bir resim olmuş, harika resim yapıyorsun” demek yerine, niçin beğendinizi de ifade edin. "Renkler çok canlı, düz çizgilerle eğri çizgiler birlikte çok güzel görünüyor"gibi.
  • Size gösterdiği resimlerle ilgilenin “Bana yaptığın bu resmi anlatmak ister misin?” gibi ayrıntılı açıklamalar ve sorularla karşılık verin.
  • Çocuğunuzun resminden yetişkin beklentilerinizi uzaklaştırın. Yaptığı karalamaları, çizimleri, renkleri sürekli bir şeye benzetmeye çalışmayın, benzetmesini beklemeyin. “İnsan evden büyük olmaz.’, ‘Gökyüzünde balık olur mu?’  ”Hiç mavi adam olur mu?" gibi yetişkin dünyasına ait olmadıkları için resimlerini eleştirmeyin. Çocuklar dünyayı algıladıkları ve hissettikleri gibi kağıda aktarırlar. 
  • Çocuklarınızın resimlerini sadece buzdolaplarınızın üzerine asmayın. Her çocuk gerçek resimlerin çerçevelenip evin bir köşesine asıldığını bilir. Çocuğun resimlerinden birini çerçeveleyip en güzel köşeye asın.

  • Resimleri evinizi veya kıyafetlerinizi süslemek için de kullanabilirsiniz, t-shirt veya bir bardağa baskı gibi. Yaptıklarına gerçekten  değer verdiğinizi ve saygı duyduğunuzu hissetmesi önemlidir.
  • Kopyalar, yetişkinlerin çizdikleri boyama kitaplarını boyamak yaratıcı değildir. Bunu onlara da anlatın. Matematik de olduğu gibi resimde de kopya aldatmacadır. Bir sanat eserini yaratırken karşılaşacağı sorunları çözmenin hayatının her alanındaki sorunlarını çözmesinde yardımcı olacağını hatırlayın, hatırlatın.
  • Çocuğunuzla birlikte müze veya sanat galerisi gezin. Hangi resmi/heykeli  en çok beğendini sorun, onları yapan sanatçıların hissettikleri, düşündükleri, niye bunları yaptığı üzerinde sorular sorun birbirinize. Sohbet edin.
  • Evinizde çocuğunuzun çeşitli malzemelere ulaşabileceği ve hemen, rahatlıkla çalışma yapabileceği bir alan yaratın. Imkanınıza gore bu bir atölye odası veya küçük bir atölye köşesi olabilir. Dağılmasına ve boyanmasına izin verilebilecek bir alan yaratın. (Çocukların kullandığı, neredeyse tüm boyalar su bazlı ve kolay temizlenebilir malzemelerdir. Yerden halıyı kaldırmanız veya yere silinebilir bir şey yaymanız yeterlidir. Çalışma alanına koyacağınız basit bir önlük kıyafetlerini de koruyacaktır.) 

  • Bir resim çantası veya dosya alın. Çocuğunuzun resimlerini burada düzgün ve özenli bir şekilde saklayın. Üzerinde çalıştığı resmi atmak her çocuğun cesaretini kıracaktır.
  • Çocuğunuza bir defter alın ve onu "sanat günlüğü" ilan edin. Yanınızda yolculuklarınızda bile taşıyabileceğiniz bu defter oun hayatına çizim pratiğini bir rutin olarak sokarken, gelişimini takip edebileceğiniz harika bir kayıt da olacaktır. 

  • Yaratıcı düşünce bir keşiftir. Bir çalışmanın nasıl olması gerektiğine dair beklentilerinizi bir kenara bırakın. Neyi nasıl kullanacağını onlara bırakın.
  • Asla çocuğunuzun resimlerine elinizi süremeyin. Onun resmini boyamayın, çizmeyin. Müdahaleniniz cesaretini kıracaktır.
  • Resmindeki nesneleri bir şeylere rastlantısal şekilde benzetmeyin. Ondan resmini anlatmasını rica edin.
  • "Hadi resim yap!", "Bakıyım nasıl çiziyorsun?" veya "Ne yapıyorsun?" demeyin. "Resim yapmak ister misin? " teklifte bulunun, resmini anlatmak isteyip istemediğini sorun.
  • Nasıl yapacağını anlatmayın. Sanat bir keşif, bir deneyimler bütünüdür. Bırakın kendi deneyimlerini oluştursun.
  • Çoğunuza asla boyama kitapları, kolay boyama yolları, kalıplar gibi şeyler almayın.
  • Oyun hamurlarının kalıpları veya kalıplı resimli kitaplar çocuğunuz bellirli şablonlarda hareket etmesini sağlayıp yaratıcılığını engelleyecektir. Kendi şekillerini ve çizimlerini yapıp, onları boyamasını  yüreklendirin.

  • Asla çocuklarınızı resim yarışmalarına veya başkalarıyla karşı karşıya getirecek etkinliklere yöneltmeyin. Başkalarıyla kıyaslamayın. Tüm büyük sanatçılar kendilerine has, kendileri gibi oldukları için başarılıdırlar. Onun da bunu bilmesine izin verin. Başkalarının düşüncelerinden çok kendi düşünceleri önemlidir.
  • Çocuğunuzu, tek doğru yanıtı bulmaya değil, çözüm olabilcek pek çok alternatifi üretmeye yöneltin. Direktif veya öneri vermeyin onun yerine ona kendi kendine bulabileceği ve sorabileceği sorular sorun. “ Sence bu resme başka ne eklenebilir?” gibi.
  • Uygun olmayan yerlere çizim yaptığında kızmayın. "Yine canın çok resim yapmak istiyor anlaşılan" vb. diye karşılayın. Kağıt verin,  çizebileceği bir alan yaratın. Eğer mümkünse özel farklı bir alan yaratın ve orayı boyamasına izin verin.
  • Çocuklar kendi hızlarında gelişirler. Bir gelişim sürecinden hızla geçmesini veya atlamasını istemeyin. Çocuğunuz başka çocuklarla kıyaslamayın. Her çocuk kendi gelişim sürecini yaşar. Bazıları rengi, bazıları deseni ön plana çıkarıp gelişir. Sanat tarihi bir çok değişik sanatçı ve sanat eseriyle doludur. 
  • Sonuç değil süreç önemlidir.  Sizin değil, onun  kendi içsel gereklikleri önemlidir. Sizin hayal ettiğiniz şeyi yapmasına, beklentilerinizi karşılamasına hiç gerek yoktur. Bu “onun” yaratım oyunudur.
  • Ve "Karalamalar, çocuk sanatının yapı taşlarıdır." Azımsamayın :)

    Çizim becerisi pratik ile oluşur.


    Pratik bizim bir şeyleri daha kolay yapmamıza yarar. Şayet aynı zamanda keyif de alıyorsanız sonucun uzaması, bu geçikmiş haz çok kötü değildir. Bilimsel çalışmalar yüksek başarı kazanmış çocukların gecikmiş hazza karşı daha yuksek tahammüllerinin olduğunu gösteriyor. Acaba bu çocuklar sadece hazzı mı erteliyorlar? Yoksa pratikten, çalışmadan süreçten zevk almanın yollarını mı bulmuşlar? Her şeyin büyük bir  hızla tüketildiği ve her istediğinin hemen olmasına alışmış yeni dönem çocuklar için bence bu konu çok çok önemli.


    Süreç odaklı bir resim çalışması ve sonunda kendiliğinden oluşan sonuç/resim başarıyla hazzı ertelemeyi, süreçten, pratikten keyif almayı öğretir. Adım adım parça parça ilerlenen bir çizim hazzı ertelemek için pozitif bir model oluşturur.. Pratik oyunları ile, zevkli son çizimi yapmak daha kolaydır. Çizim becerisi pratik ile oluşur. Ve tüm bu çalışmalar boyunca çocuk gecikmiş hazdan keyif almayı öğrenir.

    Süreçten keyif almak

    Küçükken televizyonda bir dans gösterisi izlerken “canlı yayın” yaptıklarını öğrendim. Canlı yayının ne olduğunu sorduğumda annem şimdi dansediyorlar dedi.
    Çok etkilenmiştim.  Beni en çok etkileyen de “şimdi” aynı anda yaptıkları o harika figürleri nasıl yaptıklarıydı. Hemen ben de denedim, olmadı.
    Nasıl oluyor da bir anda çıkıp böyle dansedebiliyorlardı? 
    Şimdinin içinde pek çok tekrar “pratik” olduğunu anlattı annem.
    O mükemmel tek dans aylarca, yıllarca pratiğin sonucuydu.

    Eğitim sistemimizin çarpık doğallığında sadece a) b) c) ... lerin önemli olduğu, sadece sonucun değerlendirildiği yıllardan sonra yaptığımız her şeyin şimdi hemen iyi olmasını, sonucun hemen ve illa başarılı olmasını istiyoruz. Ve asıl olan süreçten kopuyoruz.

    Okulda aldığımız hızlandırılmış yüklemelerde sadece en iyi örnekleri inceleyip, çalışırken, sanki tüm ressamlar, müzisyenler, matematikçiler … bir anda sonucu buluveriyor, mükemmel işler üretiyorlar gibi geliyor. Ne yetenek! Sonunda doğal olarak her yaptığınız eylem sonuçta harika olmazsa büyük bir hata, başarısızlık ve beceriksizlik hissi veriyor.

    Halbuki öğrenmeyi sevmek, süreçten keyif almak ve hatta hazzı ertelemek gerçek başarıyı barındırıyor. Sonuç  kendiliğinden mükemmeleşiyor. Hemen olsun istemek veya hemen olmadığı için birini yeteneksiz, beceriksiz diye tanımlamak bu koşullarda ne kadar büyük bir haksızlık ve yanlışlık.



    Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...